Yalan Tanıklık Suçu Nedir? – Hukuki Tanım ve Kapsam
- Alaattin Ferhan
- 25 Eki 2024
- 2 dakikada okunur

Yalan tanıklık suçu, bir davada tanıklık yapan kişinin, gerçeğe aykırı beyanda bulunarak adaletin yanlış yönlendirilmesine neden olması durumunda işlenen bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 272. maddesi kapsamında düzenlenen bu suç, adaletin doğru ve tarafsız işlemesini engelleyen ciddi bir ihlal olarak kabul edilir. Yalan tanıklık, tarafsız bir yargılama sürecini baltalayarak mağduriyete yol açabileceği için ağır cezai yaptırımlarla karşılanır.
Yalan Tanıklık Suçunun Unsurları Nelerdir? – Suçun Gerçekleşmesi İçin Gerekli Şartlar
Yalan tanıklık suçunun oluşabilmesi için belirli unsurların varlığı gerekmektedir:
Tanıklık yapma durumu: Fail, bir dava veya soruşturma sırasında yetkili makamlar önünde tanıklık yapıyor olmalıdır.
Gerçeğe aykırı beyanda bulunma: Tanık, gerçeği bilerek yanlış bir beyanda bulunmalıdır.
Adaleti yanıltma amacı: Fail, gerçeği gizleyerek veya yalan beyanda bulunarak adaletin yanlış bir şekilde işlemesine neden olmalıdır.
Bu unsurların bir araya gelmesi, yalan tanıklık suçunun işlendiğini ve failin cezai sorumluluk taşıdığını gösterir.
Yalan Tanıklık Suçunun Cezası Nedir? – Türk Ceza Kanunu'na Göre Ceza Miktarları
Türk Ceza Kanunu’nun 272. maddesine göre, yalan tanıklık suçunu işleyen bir kişi 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Yalan tanıklığın bir dava sürecini doğrudan etkilemesi ve mağduriyete yol açması durumunda ceza artırılabilir. Eğer tanığın yalan beyanda bulunması sonucunda bir kişi haksız yere mahkumiyet alırsa, fail daha ağır cezai yaptırımlarla karşılaşabilir.
Yalan Tanıklık ile İftira Suçu Arasındaki Farklar – Hukuki Ayrımlar ve Yaptırımlar
Yalan tanıklık ve iftira suçu arasında hukuki açıdan bazı farklar bulunmaktadır. Yalan tanıklık, kişinin bir davada tanıklık yaparken gerçeği bilerek saptırması ve yargı sürecini yanıltmasıdır. İftira suçu ise, bir kişinin işlemediği bir suçu işlemiş gibi gösterilmesi amacıyla yetkili makamlara yalan beyanda bulunulmasını içerir. Her iki suç da adalete zarar verir, ancak iftira suçunda mağdura doğrudan bir suç isnat edilirken, yalan tanıklıkta gerçeğin çarpıtılması söz konusudur.
Yalan Tanıklık Suçunda Ağırlaştırıcı Sebepler Nelerdir? – Cezayı Artıran Nitelikli Haller
Yalan tanıklık suçunda bazı ağırlaştırıcı sebepler, failin alacağı cezayı artıran unsurlar olarak kabul edilir. Nitelikli haller şunları içerir:
Bir kişinin haksız yere mahkum edilmesine yol açılması: Eğer yalan tanıklık, bir kişinin haksız yere mahkumiyetine neden olmuşsa, ceza artırılır.
Tanıklığın ciddi sonuçlara yol açması: Yalan tanıklık, davanın sonucunu doğrudan etkileyip mağdura ciddi zarar vermişse ceza ağırlaştırılabilir.
Tanıklığın organize bir şekilde yapılması: Yalan tanıklığın organize şekilde veya bir grup tarafından işlenmesi cezayı artırıcı bir diğer nitelikli haldir.
Bu nitelikli haller, failin daha uzun süre hapis cezası almasına yol açabilir.
Yalan Tanıklık Suçunda Şikayet ve Zaman Aşımı Süresi – Şikayetin Ceza Üzerindeki Etkisi
Yalan tanıklık suçu, re’sen soruşturulan suçlar arasında yer alır, bu nedenle mağdurun şikayeti olmaksızın da savcılık tarafından soruşturma başlatılabilir. Ancak mağdurun şikayeti, yargılama sürecini hızlandırabilir ve delil toplama sürecine katkı sağlayabilir. Yalan tanıklık suçunda zaman aşımı süresi ise 8 yıldır. Bu süre içinde dava açılmadığı takdirde suç zaman aşımına uğrar ve fail cezadan kurtulabilir.
Yalan Tanıklık Suçunda Delil ve İspat Yöntemleri – Ceza Davalarında Delil Toplama Süreci
Yalan tanıklık suçunda delil toplama süreci, failin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu ve adaleti yanıltmayı amaçladığını ispatlamaya yöneliktir. Deliller arasında mahkeme kayıtları, tanık ifadeleri ve diğer olay delilleri yer alabilir. Mahkeme tarafından yapılan çapraz sorgulama, tanığın yalan beyanda bulunup bulunmadığının tespit edilmesinde önemli rol oynar. Ayrıca, yalan tanıklığın diğer tanıkların ifadeleri ile çeliştiği durumlar da ispat açısından değerlidir.
Comments