Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Nedir? – Hukuki Tanım ve Kapsam
- Alaattin Ferhan
- 25 Eki 2024
- 4 dakikada okunur

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, bir kişinin, diğer bir kişi tarafından boş bir kâğıda atılan imzayı yetkisi dışında ve haksız bir şekilde kullanması durumunda işlenen bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 209. maddesi kapsamında düzenlenen bu suç, mağdurun imzasının kötüye kullanılması ile onun haklarına zarar verilmesini hedefler. Bu suç, mağdurun imzaladığı boş bir belgenin yetkisiz kişiler tarafından doldurularak haksız kazanç elde edilmesine yol açan ciddi bir ihlal olarak değerlendirilir.
Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları Nelerdir? – Suçun Gerçekleşmesi İçin Gerekli Şartlar
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun oluşabilmesi için belirli unsurların bir araya gelmesi gerekmektedir:
Açığa imza atılmış bir belgenin varlığı: Mağdur tarafından bir belge boş olarak imzalanmış olmalıdır.
İmzanın kötüye kullanılması: Fail, mağdurun izni olmadan imzalı belgeyi doldurmuş veya farklı bir amaçla kullanmıştır.
Kötüye kullanım kastı: Fail, imzalı belgenin kullanımı yoluyla mağdura zarar verme amacıyla hareket etmelidir.
Bu unsurların bir araya gelmesiyle açığa imzanın kötüye kullanılması suçu oluşur ve fail cezai yaptırımlarla karşılaşır.
Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Cezası Nedir? – Türk Ceza Kanunu'na Göre Ceza Miktarları
Türk Ceza Kanunu’nun 209. maddesi uyarınca, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu işleyen bir kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun niteliği, failin hileli eylemlerini hukuki belgelerde veya ticari işlemlerde kullanmasıyla daha da ağırlaşabilir. Eğer mağdurun maddi veya manevi olarak büyük zarara uğramasına yol açılmışsa, failin cezası artabilir. Bu suç, bireylerin güvenine ihanet edildiği için toplumda büyük tepki uyandıran bir ihlal olarak kabul edilir.
Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması ile Belgede Sahtecilik Arasındaki Farklar – Hukuki Ayrımlar ve Yaptırımlar
Açığa imzanın kötüye kullanılması ile belgede sahtecilik suçu arasında hukuki açıdan önemli farklar bulunmaktadır. Açığa imzanın kötüye kullanılması durumunda, mağdur bir belgeyi boş olarak imzalar ve bu imza yetkisiz kişiler tarafından farklı bir amaçla kullanılır. Belgede sahtecilik suçu ise, tamamen sahte bir belgenin düzenlenmesi veya belgede hileli değişiklikler yapılmasıdır. Her iki suç da mağdurun zararına sonuçlanır ancak cezai yaptırımlar suçun işlenme biçimine göre farklılık gösterebilir.
Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Ağırlaştırıcı Sebepler Nelerdir? – Cezayı Artıran Nitelikli Haller
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda bazı ağırlaştırıcı sebepler, cezanın artırılmasına neden olabilir. Nitelikli haller şunlardır:
Ticari veya hukuki belgelerde imzanın kötüye kullanılması: Eğer açığa imza, ticari veya hukuki bir işlemde kullanılmışsa, ceza daha ağır olur.
Mağdurun maddi zarara uğratılması: İmzanın kötüye kullanılması sonucunda mağdur büyük bir maddi zarar yaşamışsa, ceza artırılabilir.
Suçun organize şekilde işlenmesi: Suç, birden fazla kişi tarafından organize şekilde gerçekleştirilmişse ceza ağırlaştırılır.
Bu ağırlaştırıcı sebepler, failin daha uzun süre hapis cezasına çarptırılmasına yol açabilir.
Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Şikayet ve Zaman Aşımı Süresi – Şikayetin Ceza Üzerindeki Etkisi
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, şikayete bağlı bir suçtur. Mağdurun şikayeti üzerine soruşturma başlatılabilir ve şikayetin süresi, mağdurun suçu öğrendiği andan itibaren 6 aydır. Eğer bu süre zarfında şikayette bulunulmazsa, suç zaman aşımına uğrayabilir. Genel zaman aşımı süresi ise 8 yıldır. Bu süre içinde dava açılmazsa, suçun cezası zaman aşımına uğrar ve fail cezadan kurtulabilir.
Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Delil ve İspat Yöntemleri – Ceza Davalarında Delil Toplama Süreci
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda delil toplama süreci, failin mağdurun izni olmaksızın imzalı belgeyi kullanarak haksız bir eylemde bulunduğunu ispatlamaya yöneliktir. Delil olarak imzalı belgeler, belge üzerinde yapılan incelemeler, tanık ifadeleri ve dijital ortamda işlenen suçlar için elektronik izler kullanılabilir. Delillerin eksiksiz bir şekilde toplanması, failin cezalandırılmasında büyük önem taşır.
Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/2118E. 2021/8462K. 14.10.2021 “Katılanların, sanıktan aldıkları 500 TL borca karşılık 01.12.2000 düzenleme tarihli katılanlar tarafından borçlu ve kefil imzaları atılı şekilde sanığa verdiklerini iddia ettikleri senedin, borçlarını ödemelerine rağmen sanık tarafından 60.000 TL bedelli ve 10.01.2011 ödeme tarihli olacak şekilde doldurulup katılanlar aleyhine icra takibi başlatıldığı bu suretle açığa imzanın kötüye kullanılması ve bedelsiz senedi kullanma suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın savunmasında katılanlara 40.000 TL borç verdiğini ve bu bedelin kendisine ödenmemesi üzerine senedi doldurarak icra takibine koyduğunu savunması, katılanların senedi sanığa verdiklerini ancak aldıkları 500 TL borcu ödediklerini beyan etmeleri karşısında; TCK’nın 209. maddesindeki açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun oluşması için Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 24/03/1989 tarih ve 1988/1-1989/2 sayılı ilamında açıklandığı üzere; senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı delille ispatı zorunlu olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun cevaz verdiği haller dışında iddianın yazılı delille ispatı gerekeceği; katılanın soyut iddiası dışında, suç konusu bononun aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğuna dair yazılı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın TCK.209/1 maddesinde düzenlenen açığa atılan imzanın kötüye kullanılması eyleminde beraati yerine resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine hükmolunması, yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA”
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/34170E. 2021/4653K. 21.04.2021 “Sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar ... ve ... müdafii, sanık ... müdafii ile O yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ...’ın Karacabay Turizm ve Motorlu Taşıtlar Tic.Ltd.Şti.’nde sigortalı çalışan olduğu, sanıklar ... ve ...’ın yönetici olduğu, ayrıca sanık ... ile...in evli olduğu, katılanların vade tarihleri yazılı şekilde imzaladıkları 5 adet senedi şirkete teminat olarak verdiği, şirket ile aralarında anlaşmazlık çıktığı için menfi tespit davası açıp kazandıkları bunun üzerine sanıklar ... ve ...’ın teminat amacıyla verilen senetleri sanık ...’a verdikleri sanık ...’ın icra takibi yaptığı ancak itiraz üzerine tahsil edemediği bu şekilde sanıkların nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarını işlediği iddia edilen olayda, sanığın iddia olunan katılan tarafından alınan mal karşılığı teminat amaçlı olarak kendisine teslim edilen imzalı boş senedi söz konusu mallar iade edilmesine rağmen iade etmeyerek doldurup icraya vermek şeklindeki eylemi bir bütün halinde TCK 209/1 maddesinde düzenlenen açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu ancak 24/03/1989 tarih, 1988/1-1989/2 sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararı ve bu doğrultuda istikrarlı Yargıtay kararlarında açığa imzalı ve yazısız bir kağıda sahibinin zararına olarak hukuki hüküm ifade eden bir muamele yazıldığı veya yazdırıldığı iddiasını HMK'nun ayrı tuttuğu durumlar dışında ancak yazılı delille ispatının gerektiği, somut olayda HMK 'nun ayrı tuttuğu kanunda yazılı herhangi bir durumun mevcut olmadığından katılanın söz konusu senetin hangi amaçla verildiğini yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği halde katılanın yaptığı ödemeyi yazılı delil ile ispat edemediği anlaşılmakla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu, sanıkların katılandan karşılıksız menfaat temin etmeye yönelik hileli davranışlarla hareket ettiklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı delil bulunmadığı, atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşılmakla, sanıkların üzerine atılı eylemlerin sabit olmaması ve taraflar arasındaki ilişkinin hukuki ihtilaf mahiyetinde olması nedeniyle beraatlerine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hatalı değerlendirme ile mahkumiyetlerine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA”