Muvazaa Sebebiyle Tasarrufun İptali Davası: Hukuki Dayanak, Şartlar ve Uygulama Süreçleri
- Alaattin Ferhan
- 5 Ara 2024
- 4 dakikada okunur

Muvazaa, hukuk düzeninde tarafların gerçek iradelerini gizleyerek, görünürde farklı bir işlem yapmaları olarak tanımlanır. Bu hukuki kavram, özellikle borç ilişkilerinde alacaklıların haklarının korunması açısından büyük bir öneme sahiptir. Borçlular, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemler gerçekleştirebilirler. Bu durumda, alacaklılar tasarrufun iptali davası yoluyla borçlunun bu tür işlemlerini hükümsüz hale getirebilir ve alacaklarına ulaşabilirler. İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 277. maddesi, tasarrufun iptali davalarının yasal dayanağını oluşturur. Bu yazıda, muvazaa ve tasarrufun iptali davası kavramlarının hukuki dayanakları, uygulama esasları, farkları ve Yargıtay içtihatları ışığında değerlendirilmesi ele alınacaktır.
Muvazaanın Tanımı ve Hukuki Çerçevesi
Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesi, muvazaayı şu şekilde tanımlar:
TBK Madde 19:"Bir sözleşmenin tarafları, sözleşmede gösterdikleri irade beyanlarının gerçekte uygun olmadığına dair aralarında muvazaa anlaşması yapmışlarsa, bu sözleşme geçersizdir."
Bu maddeye göre, muvazaalı bir işlem hukuken baştan itibaren geçersizdir. Taraflar, gerçek iradelerini gizlemek için görünürde başka bir işlem yapsalar da bu işlemler, muvazaaya dayanıyorsa hukuki sonuç doğurmaz. Muvazaa, alacaklıların haklarını ihlal eden bir duruma dönüştüğünde ise tasarrufun iptali davası gündeme gelir.
İcra ve İflas Kanunu’nda Tasarrufun İptali
Tasarrufun iptali, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı işlemlerin hükümsüz hale getirilmesini sağlar. İİK’nın 277. maddesi, alacaklıların zararına yapılan tasarrufların iptal edilebileceğini düzenler:
İİK Madde 277:"Borçlunun, alacaklılara zarar vermek amacıyla yaptığı tasarruflar iptale tabidir. Bu tasarruflar, borçlunun malvarlığını azaltmaya yönelik işlemler olup, alacaklıların icra yoluyla alacaklarına kavuşmasını engellemek amacı taşır."
Bu hüküm, borçlunun malvarlığını muvazaalı şekilde devrederek alacaklıları zarara uğratmasını önlemek amacı taşır. Alacaklı, iptale konu edilen işlemin muvazaalı olduğunu ispatlamak suretiyle tasarrufun iptalini talep edebilir.
Tasarrufun İptali Davasının Şartları
Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Bu şartlar, İcra ve İflas Kanunu’nun 278. ve 279. maddelerinde düzenlenmiştir:
1. Tasarrufun Alacaklıya Zarar Vermesi
Tasarruf işleminin, alacaklının alacaklarını tahsil etmesine engel teşkil etmesi gerekir. Örneğin, borçlunun taşınmazını yakın akrabalarına devretmesi bu şartın kapsamına girer.
2. Borcun Tasarruf Tarihinden Önce Doğmuş Olması
Tasarrufun iptali davası, tasarruf işleminin gerçekleştiği tarihten önce doğmuş borçlar için açılabilir. Borcun tasarruf işleminden sonra doğması halinde dava açılamaz.
3. Tasarrufun Muvazaalı veya Karşılıksız Olması
Borçlu, muvazaalı veya karşılıksız bir işlemle malvarlığını devretmişse, bu tasarruf iptale tabidir. İİK’nın 278. maddesi, özellikle bağışlama gibi işlemlerin iptal edilebilir olduğunu belirtir.
Tasarrufun İptali Davası ile Muvazaa Davası Arasındaki Farklar
Tasarrufun iptali davası ile muvazaa davası, birbirine benzeyen ancak farklı hukuki sonuçlar doğuran davalardır:
Muvazaa Davası: İşlemin tamamen geçersiz olduğunu tespit eder ve tüm taraflar açısından sonuç doğurur.
Tasarrufun İptali Davası: Sadece alacaklının haklarını korumayı amaçlar ve iptal kararı yalnızca alacaklı lehine sonuç doğurur.
İİK’nın 280. maddesi, tasarrufun iptali davasının alacaklıya özel sonuçlar doğuracağını şu şekilde ifade eder:"Tasarrufun iptali davası, yalnızca alacaklıya karşı tasarrufun geçersizliğini sağlar. Diğer kişiler açısından işlem geçerliliğini korur."
Yargıtay Kararlarıyla Tasarrufun İptali Davası
Yargıtay içtihatları, tasarrufun iptali davalarının uygulanmasında önemli bir rehberdir. Yargıtay, borçlunun malvarlığını muvazaalı şekilde devrederek alacaklıyı zarara uğratmasının engellenmesi gerektiğini vurgular.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/11142E. 2014/11803K. 16.09.2014 “Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve bozma ilamı gereğince iptali istenen 15.10.2008 tarihli tasarrufun 20.10.2008 tanzim tarihli borçtan önce yapılmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenme koşullarından biri mahkemece de kabul edildiği gibi iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gereğidir. Somut olayda takip konusu borç 20.10.2008 tanzim tarihli bonoya dayalı ise de davacı tarafından temyiz dilekçesine eklenen faturalardan davacının ortağı olduğu şirket ile davalı borçlunun ortağı olduğu şirket arasındaki (aynı zamanda takip borçlusu olan şirket) ticari ilişkinin
23.6.2008 tarihinde başladığı 22.10.2008 tarihine kadar devam ettiği tarafların süt alım-satımı yaptığı, takip konusu bonoda da borcun süt borcu olduğunun yazılı olduğu, davalı borçlu T.. K..'ın icra dosyasına verdiği 15.3.2010 tarihli dilekçesiyle ticari ilişkiyi beyan ettiği anlaşıldığından takip konusu borcun doğumunun 15.10.2008 tarihli tasarruftan önce 23.6.2008 tarihi olarak kabulü ile davanın esasına girilerek taraf delillerinin toplanması dava konusu tasarrufunun iptali için diğer koşullarının varolup olmadığının belirlenmesi, tasarrufun İİK 277, 278, 279, 280.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.”
Tasarrufun İptali Davasının Açılması ve Süreci
1. Yetkili Mahkeme
Tasarrufun iptali davaları, borçlunun yerleşim yerindeki Asliye Hukuk mahkemelerinde açılır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/5681E. 2014/16140K. 18.11.2014 “Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu davalardaki amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaya yöneliktir. Bu niteliği itibarıyla ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına, TTK'da bu davalara bakılacağına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamasına göre, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”
2. Delil Sunumu
Davacı, tasarrufun muvazaalı olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Bu kapsamda:
Tapu kayıtları,
Tanık ifadeleri,
Borç ve alacak ilişkisini gösteren belgeler kullanılabilir.
3. Mahkeme Kararı
Mahkeme, tasarrufun iptali için yeterli delilin sunulması halinde tasarrufu iptal eder ve borçlunun devrettiği malvarlığına haciz koyulmasına karar verir.
Tasarrufun İptali Davasının Sonuçları
Tasarrufun iptali davası, alacaklının zararını ortadan kaldırmayı amaçlar. Mahkeme, iptale konu edilen taşınmaz veya diğer varlıkların alacaklı tarafından haczedilmesine karar verebilir.
Alacaklının Hakları
Borçlunun devrettiği malvarlığı üzerinden alacağını tahsil etme hakkı,
İptal edilen işlemin sonucu olarak malın satışından öncelikli alacak tahsili.
Sonuç ve Değerlendirme
Muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali davaları, alacaklıların haklarının korunması açısından hayati bir öneme sahiptir. Borçluların alacaklılardan mal kaçırma girişimlerini engelleyen bu davalar, Türk hukukunda adaletin sağlanması için önemli bir araçtır.
Bu davaların başarıyla sonuçlanabilmesi için alacaklıların, borçlunun muvazaalı işlemlerini doğru şekilde tespit ederek gerekli delilleri sunması gerekmektedir. Sürecin karmaşıklığı göz önüne alındığında, hukuki destek almak ve profesyonel bir yaklaşım benimsemek büyük önem taşır. Bu şekilde, alacaklıların hak kayıplarının önüne geçilebilir ve borçluların kötü niyetli işlemleri engellenebilir.
Comments