top of page

Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçu Nedir? – Hukuki Tanım ve Kapsam


masa üzerinde güvenlik kamerası ve sensörler

Konut dokunulmazlığını ihlal suçu, bir kişinin izinsiz olarak başkasının konutuna veya eklentilerine girmesi ya da rızaya aykırı şekilde konutta kalması durumunda işlenen bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesinde düzenlenen bu suç, bireylerin konutlarına ve özel yaşam alanlarına karşı yapılan müdahaleleri engellemeyi amaçlar. Konut dokunulmazlığı, kişilerin huzur ve güven içinde yaşama hakkını korumak için temel bir unsurdur. Suç, izinsiz giriş ya da iznin geri çekilmesine rağmen konutta kalma eylemleriyle gerçekleşir.

Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Unsurları Nelerdir? – Suçun Gerçekleşmesi İçin Gerekli Şartlar

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun oluşabilmesi için belirli unsurların bir arada bulunması gerekir:

  1. Failin konuta izinsiz girmesi veya kalması: Fail, mağdurun rızası olmadan konutuna veya eklentilerine girmiş olmalıdır. Ayrıca, mağdur rızasını geri çekmişse fail konutta kalmaya devam edemez.

  2. Mağdurun konutun sahibi veya kiracısı olması: Suç, bir kişinin yaşam alanı olarak kullanılan konutuna yönelik olmalıdır. Bu konutun sahibi veya kiracısı mağdur olabilir.

  3. Rızaya aykırılık: Failin mağdurdan izin almadan konuta girmesi veya mağdurun izni geri çekmesine rağmen konutta kalmaya devam etmesi gerekir.

Bu unsurların varlığı halinde, konut dokunulmazlığını ihlal suçu işlenmiş olur ve fail cezai sorumlulukla karşı karşıya kalır.

Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Cezası Nedir? – Türk Ceza Kanunu'na Göre Ceza Miktarları

Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesine göre, konut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, suçun gece vakti işlenmesi durumunda ceza artırılarak 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanabilir. Fail, konuta zorla girmişse, yani kapıyı kırarak, pencereden tırmanarak ya da tehdit ve şiddet kullanarak girmişse, ceza daha da ağırlaştırılabilir. Bu tür durumlar nitelikli haller olarak kabul edilir ve cezalar daha yüksek olabilir.

Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunda Ağırlaştırıcı Sebepler Nelerdir? – Cezayı Artıran Nitelikli Haller

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda bazı durumlar, ağırlaştırıcı sebepler olarak değerlendirilir ve failin alacağı ceza artırılır. Nitelikli haller şunlardır:

  • Gece vakti işlenmesi: Suçun gece işlenmesi halinde ceza artırılır. Gece vakti, konutun korunma ihtiyacının daha yüksek olduğu kabul edilir.

  • Zor kullanarak veya tehdit yoluyla işlenmesi: Kapıyı kırarak ya da mağduru tehdit ederek konuta girme gibi durumlarda ceza ağırlaştırılır.

  • Silah kullanılması: Failin suç sırasında silah taşıması veya kullanması cezayı artırıcı bir sebeptir.

Bu ağırlaştırıcı haller, failin daha yüksek cezalarla karşılaşmasına neden olabilir.

Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçu ile Hırsızlık Suçu Arasındaki Farklar – Hukuki Ayrımlar ve Yaptırımlar

Konut dokunulmazlığını ihlal suçu ile hırsızlık suçu genellikle birbirine karıştırılsa da, hukuki açıdan farklıdır. Konut dokunulmazlığını ihlal suçu, kişinin izinsiz olarak başkasının konutuna girmesi ya da konutta rızaya aykırı kalmasıdır. Bu suç, mağdurun yaşam alanına yönelik bir ihlal içerir. Hırsızlık suçu ise, failin mağdurun mal varlığına zarar vermek amacıyla eşyalarını çalmasıdır. Her iki suçun cezaları farklıdır ve konut dokunulmazlığını ihlal eden bir kişi hırsızlık suçunu işlemiş olmasa da cezai yaptırıma tabi tutulur.

Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunda Mağdurun Rızası – Rızanın Ceza Üzerindeki Etkisi

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda mağdurun rızası, suçun oluşmasında önemli bir rol oynar. Eğer mağdur failin konuta girmesine rıza göstermişse, suç oluşmaz. Ancak mağdur, başlangıçta izin verse dahi, daha sonra bu izni geri çektiğinde failin konutta kalmaya devam etmesi suç sayılır. Türk Ceza Kanunu’na göre, mağdurun rızası olmaksızın bir konuta girilmesi veya kalınması her durumda suç teşkil eder. Rıza, failin sorumluluğunu ortadan kaldıran önemli bir unsurdur.

Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunda Delil ve İspat Yöntemleri – Ceza Davalarında Delil Toplama Süreci

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda delil toplama süreci, failin mağdurun izni olmadan konuta girdiğini veya izni geri çekildiği halde konutta kaldığını kanıtlamaya yöneliktir. Tanık ifadeleri, olay yeri incelemeleri ve güvenlik kamerası görüntüleri gibi deliller, suçun ispatlanmasında kritik rol oynar. Ayrıca mağdurun beyanı da önemli bir delil olarak kabul edilir. Dijital ortamlarda suçun işlenmesi durumunda, mesajlaşmalar ve telefon kayıtları gibi dijital deliller kullanılabilir.

Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay 4. Ceza Dairesi  2015/5997E. 2015/33625K. 11.09.2015 “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/03/2015 gün ve 2012/99482 sayılı yazısı ile;

"İtiraza konu uyuşmazlığın, sanık M.. İ..'in katılan Y.. D..'in konutuna rızaen girdiği ancak katılanın evden çıkması konusunda sanığa uyarıda bulunması ve çıkmasını istemesi üzerine sanığın katına yönelik gerçekleştirdiği cebir eyleminin TCK 116/1-4 maddesinde yazılı nitelikli hal oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.

5237 sayılı TCK 116 maddesi konut dokunulmazlığını bozma suçunu düzenlemektedir.

Konut dokunulmazlığını bozma suçu 5237 sayılı TCY’nın 116/1. maddesinde; “Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş, maddenin 4. fıkrasında; “Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi” cezayı ağırlaştırıcı bir neden olarak öngörülmüştür.

Buna göre, bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girildikten sonra çıkmayan kişi konut dokunulmazlığı suçunu işlemiş olur. Konuta girmek, failin bütün vücudu ile tamamen konuta girmesi demektir. Bu nedenle, konutun eklentisi içinde olmamak kaydıyla, pencereden içeriye bakma, kapıyı dinleme camı tıkırdatma, dış kapı zilini çalma bu suçu oluşturmaz. Konuta veya eklentisine nereden girildiğinin önemi yoktur. Konuttan çıkmamak, konut sahibinin rızası ile girilen konuttan, söz, hareket ve tavırlarıyla kendisini çıkmaya davet edilmesine rağmen çıkmamaktadır

Suçun oluşması için, sahibinin rızası olmadan girilen ya da rızayla girildikten sonra istendiği halde dışarı çıkılmayan bir konut veya eklentisi olmalıdır. Konut, bir kimsenin geçici de olsa oturmak için sığındığı ve kullandığı bir yer olarak tanımlanabilir.

Medeni Kanunun 19 uncu maddesinde tanımlanan her ikametgah TCK anlamında bir konuttur. Kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği yani yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer konuttur. Konutun bir bina olması şart değildir. Konut eklentisi (müştemilat); konuta bitişik ya da onun yakınında olan, konut veya benzerî yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Balkon, koridor, sahanlık, etrafı çitle çevrili avlu, eve ait etrafı duvarla çevrili bahçe, buna örnek gösterilebilir.

Diğer bir anlatımla, girilmesi konutta oturanların huzur ve güvenliğini bozabilecek konuta bağlı veya pek yakın ek yapılar veya yerlerdir. Avlu, ahır, bahçe, taraça, samanlık, odunluk, kömürlük, balkon gibi yerler eklentidir. Konut veya eklentiyi dış dünyadan ayırıcı belirtiler, o yer sahibinin yaşama biçimi, mevcut olanakları, sosyal ve ekonomik durumu ile kültürel ve yöresel özelliklere, gelenek ve göreneklere göre farklılıklar gösterebilir. Bu husus, olaysal olarak değerlendirilmeli, tayin ve takdir edilmelidir.

Konut dokunulmazlığını bozma suçunun mağdur üzerinde, korkutucu ve zorlayıcı bir etki yarattığı konusunda herhangi bir kuşku bulunmamaktadır. Fail konuta girerken cebir ve tehditte bulunması durumunda nitelikli hal oluşabileceği gibi, bunun dışında, failin konuttan çıkmamak için cebir ve tehditte bulunması halinde de uygulaması gerekmektedir. Mağdur rızaen eve giren faile, çık dedikten sonra fail evden çıkmaz, mağdura yönelik cebir ve tehditte bulunursa bu durumda failin eylemi TCK 116/4 maddesinde yazılı konut dokunulmazlığını bozma suçunun nitelikli hali oluşacaktır.

Burada kullanılan cebir kişilere karşı uygulanmalıdır. Mala ve eşyaya karşı kullanılan cebir ve şiddetin yasa kapsamında olmadığı doktrinde ileri sürülmektedir. 765 sayılı TCK 193/2 maddesinde cebir ve tehditin kişilere yönelik olduğu belirtilmiş olmasına karşın 5237 sayılı TCK 116/1-4 maddesinde cebirin kime yönelik olduğu yasa metninde yer almamaktadır. Bu durumda şiddetin eşyaya yada kişilere yönelik olmasının bir önemi bulunmadığı şeklinde doktrinde bir başka görüş de savunulmaktadır.

Yukarıda yazılı açıklamalar kapsamında, Maddi olayda, Katılan Y.. D..'in kiracı olarak ikamet ettiği konutu sanık M.. İ..'in satın aldığını, suç tarihinde evinin kapısını çaldığını, kapıyı açtığında sanığın katılanın rızasını almadan doğrudan içeri girdiği ve katılana hitaben evi satın aldığını, evi boşaltması gerektiğini söylediğini ancak katılan Y.. D..'in, sanığa yönelik olarak kendisinin de müsait değilim çık evimden dediğini ancak sanık Murat'ın katılanın ağzını kapatarak "senin g... sinkaf ederim, seni döverim" dediğini, kendisine yumruk atmak istediğini, katılan Y.. D..'in, sanık Murat'ı engellemeye çalıştığı ve elinden tutuğu sırada, sanığın elinde bulunan demirin katılanın elini yırttığını, kolunu arkasından tutarak ağzını kapattığını, kolunu duvara vurdurduğunu, "senin a... koyarım" diyerek kendisine küfür ettiğini, evine zorla giren, kendisine hakaret eden sanığın evde buluna katılının küçük çocuğunun ağlaması üzerine evden çıkarak kaçtığı şeklinde gerçekleşen eylemde, katılan Y.. D.., sanık Murat'a rıza dışı eve girmesine karşısında," ben müsait değilim," çık evimden " şeklinde sözlerle konutu terk etmesini istediği halde sanığın, katılanın ağzını kapatarak sinkaflı sözlerle küfür etmesi ve cebir kullanarak katılanı yaralaması eyleminde, sanığın katılana yönelik TCK 116/4 maddesinde yazılı cebir öğesini gerçekleştirdiği, sanığın eyleminin nitelikli olarak konut dokunulmazlığını bozma suçunu oluşturduğu, sanığın evden çıkmamak maksadıyla katılana cebir ve şiddette bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 12/01/2015 gün ve 2013/40122 Esas, 2015/756 Karar sayılı bozma kararının hukuka aykırı nitelikte olması nedeniyle kaldırılarak, Turgutlu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/01/2012 tarih ve 2010/639 Esas, 2012/62 Karar sayılı hükmün onanmasına karar verilmesi istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,

İncelenen dosya içeriğine ve olay tarihinde küçük çocuklarıyla birlikte suça konu evde yalnız yaşayan mağdurenin anlatımına göre, cebir ve tehdit eylemlerinin konut dokunulmazlığını ihlal suçunun işlenmesi amacıyla gerçekleştirildiği anlaşılmakla,

Dairemizce verilen 12/01/2015 gün ve 2013/40122 esas, 2015/756 karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,”

Comentarios


İLETİŞİM

Adres:Adalet Mah. Manas Bulvarı No:39 Folkart Towers B Kule Kat:34 İç Kapı No:3408

Bayraklı/İzmir

Tel: 0 232 400 21 26

Mobil:0 554 501 64 73

E-Posta: av.alaattinferhan@gmail.com

Çalışma Saatlerimiz:

Pazartesi-Cuma 09.00-18.00

Mesajınız için teşekkür ederiz.

Bizi Takip Edin!
  • Facebook
  • Instagram Sosyal Simge
  • LinkedIn Sosyal Simge
© Tüm Hakları Saklıdır.
bottom of page